By_GarzaN Admin
Mesaj Sayısı : 303 Yaş : 30 Nerden : Bilgisayardan:) İş/Hobiler : Herşey Lakap : By_GarzaN Kayıt tarihi : 03/02/08
Kişisel Bilgiler Level: (1000000000000/1000000000000) Kendinizi Belirten Bir Yazı: Aydınlık Gençlik Grubu Tuttugun Takım: Galatasaray
| Konu: Knut Hamsun Paz Şub. 10, 2008 10:24 am | |
| ROMAN İNCELEME PLANI
A.ROMAN HAKKINDA BİLGİLER a.Roman adı:Açlık b.Romanın yazarı:Knut Hamsun Çevireni:Esat Nermi c.Basıldığı yer ve tarih:İstanbul/Temmuz 2000 Yayın evi:Cem Yayınevi d.Sayfa sayısı:208
B.ROMANDAKİ OLAYIN İNCELENMESİ
a.Olayın Özeti: Kahramanımız Kristiania’da yaşayan çoğu zaman aç gezen ve tek geçim kaynağı makaleler olan bir kişidir.Kahramanımız romanın büyük bir bölümünde aç ve yorgun gezer.Genellikle bu açlığının nedeni gururu ve ahlakıdır.Bazen bu açlık öyle düzeylere ulaşmaktadır ki kahramanımız Allah’a isyan eder.Bazı zamanlarda da açlığını gidermek için yol kenarlarında bulduğu taş ve ağaçları kemirir,bazen de kasaplara yalan söyleyerek bir parça kemik alır fakat kahramanımız bu kemiği yerken küçük et parçalarını pişmanlığıyla geri kusar.Parasızlık nedeniyle oturduğu harabe evden de atılır ve bir süre dışarılarda yatar.Banklarda uyur.Kahramanımız bazen yazdığı makalelerinden para kazanır fakat bu para kahramanımıza çok kısa bir süre yeter.Parası bittikten sonra kahramanımız yeniden aç dolaşmaya başlar.Kahramanımız öyle uzun süreler aç kalmaktadır ki yemek bulduğu zaman bile yiyemez.Çünkü midesi artık yemekleri kabul edemez.Yediği şeyleri kusar.Kısacası kahramanımız hayatı pembe bir toz bulutu şeklinde değil de daha çok bir hayal dünyası içinde geçirir.Bazı zamanlarda kahramanımız öyle zor durumlara düşer ki gururundan taviz verip sahtekarlık yapar fakat bunu hazmedemez ve hemen yaptığı sahtekarlık yüzünden ağlamaya başlar.İlerdeki günlerde bir gemide ne iş olursa yapacağını söyler ve Kristiani’dan ayrılır.
b.Karakterler: Kahramanımız:Kısa ve sıska görünümlü,gözlüklü,çoğu zaman paçavra denebilecek görünümlü kıyafetlerle gezen ,saçları genç yaşta dökülmüş bir kişidir.Ruhsal yönden ise kahramanımız aşırı derecede ahlaklı ve gururlu bir kişidir.İyi bir kelime kapasitesine sahiptir.Çoğu zaman aç gezmektedir. Kahramanımızın sevgilisi:Üniversitenin yakınlarında yaşamaktadır.Kahramanımızla yolda karşılaşmıştır.Kahramanımız sevgilisine Ylajali demektedir. Kahramanımızın yattığı pansiyonun sahibi:Gebedir .Kahramanımıza bir çok gün iyi niyetli davranmıştır fakat kahramanımız kirayı ödemeyince pansiyonun sahibinin tavırları değişmiştir.Daha çok kötü davranmaya başlamıştır.
c.Olayın meydana geldiği zaman: Olay 1800lü yıllarda geçiyor ve kahramanımızın olayı aylarca sürüyor.Bunu da mevsimlerin değişikliğinden anlıyoruz.
d.Romanın dil ve anlatım özellikleri: Roman birinci kişi ağzından anlatılmıştır.Yazar tasvirleri çok güzel yerlerde ve oldukça detaylı bir şekilde yapmıştır.Yazar açlığın bir insanın üzerindeki etkileri çok başarılı bir şekilde anlatmıştır.Ayrıca dilindeki durulukta romanın artılarından biri.
e.Romanın türü:
f.Romanın ana fikri: İnsanın zorluklara karşı mücadele etmesi gerektiği ve hiçbir zaman ahlak dışı davranışlarda bulunmaması gerektiği.
C.YAZAR HAKKINDA BİLGİ:
1859-1952(Norveç) Knut Hamsun, yoksul bir ailenin oğludur. Bu nedenle iyi bir öğrenim göremedi. Buna karşılık edebiyata tutku denebilecek bir biçimde bağlıydı. Henüz 19 yaşındayken bir şiir kitabı ve bir roman çıkardı. Bu eserler ona parasal kazanç sağlamadı. Kendisini geçindirecek bir iş tutmadı ve bu nedenle iki kez ABD'ye gitti. Açlık adlı eseri 1888 yılında bir Danimarka dergisinde dizi olarak yayımlanırken büyük ilgi topladı. Bu ilgi ona 1920 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandırdı. Ancak kazandığı bu ödül neniyle hiç sevinmedi. Çünkü o daha çok yalnızlığı seviyordu. Kutlamalardan, ödüllerden nefret ediyordu. Bütün hayatı boyunca günlük uğraşlardan kaçındı ve kendi ruhunu dinleyebileceği sessiz ortamları tercih etti.
D.OKUYUCUNUN KİŞİSEL GÖRÜŞLERİ: a.En sevdiğiniz on cümle: -Adamın sesini duyar duymaz kafamın içini bir rüzgarın süpürdüğünü hissetim. O anda ayakkabılar yine ayakkabı oldular.Az önce yaşadığım o karmakarışık ruhsal durum bana çok uzaklarda,belki bir,belki de iki yıl gerilerde bir zaman aitmiş gibi göründü. -Her şey susmuştu,her şey.Sadece yukarıdaki sonsuz şarkı, havanın hiçbir zaman susmak bilmeyen,uzak,ezgisiz uğultusu mırıldanıp durmaktaydı. -Artık yükselme yolunda olduğumu bilmekten gelen bu parlak duygu beni coşturuyor,Tanrı’ya ve bütün dünyaya karşı minnettarlık duyuyordum.Karyolanın yanında diz çöktüm ve bu sabah bana ettiği büyük iyilikten ötürü Tanrı’ya yüksek sesle şükrettim.Biliyordum,ah biliyordum, az önce yaşayıp kağıda aktardığım ilham dalgası göklerin ruhunda oluşmuş harika bir belirtisi,dünkü imdat çığlıklarıma verilmiş bir karşılıktı.”Tanrı bu işte!Tanrı bu işte!..” diye kendi kendime bağırdım.Arkasından da kendi sözlerimden coşup ağlamaya başladım. -Sana sesleniyorum, ey göklerdeki kutsal Baal,sen artık yoksun,eğer var olsaydın,cehennem ateşiyle göklerin titresin diye lanet ederdim!Sana sesleniyorum ben sana kulluğumu sundum,sen yüz çevirdin beni ittin ben de sana sonsuz olarak sırt çeviriyorum,çünkü senin iyilik ve acımadan haberin yok!Sana sesleniyorum,biliyorum ölmek zorundayım,ölüm gözlerimin durduğu halde yinede seninle alay ediyorum ey göksel Apis!Sen bana karşı zor kulandın,ama benim felaketler karşısında botun eğmeyeceğimi bilemedin!Bunu bilmen gerekmez miydi?Benim yüreğimi yoksa uykudayken mi yarattın? Sana sesleniyorum,bütün varlığım,içimdeki kanın her damlası,seninle alay ettiğim,senin iyilik ve acınmalarının içine tükürdüğümden dolayı sevinmektedir.Şu saatten tezi yok,senin bütün yarattıklarından,senin bütün varlığından yüz çeviriyorum!Eğer seni bir daha düşünürlerse düşüncelerime lanet edecek,bir daha senin adını anarlarsa dudaklarımı parçalayacağım!Sana sesleniyorum gerçekten var isen, yaşarken de ölürken de son sözüm sana hoşça kal demek olacaktır.Şimdi gidiyorum... -Ey yerin göğün sahibi!Bana bir mutlu saniye ver,uğruna ömrümün bir gününü feda edeyim!Bir tabak mercimek yemeğine ise bütün ömrümü!Ne olur, hiç değilse bu kez duy beni! -Yer gök ateş aldı,hayvanlar insanlar ateşlendi şimdi,dağlar ateş,şeytan ateş...Bir uçurum,bir çöl,yangınlara gömülmüş bir dünya...Dumanlar içinde bir kıyamet günü... - Zavallı beynimin her kıvılcımını yağma eden ve içinde bulunan her düşünceyi alıp götüren üç dört yazıyı birden yazmaktaydım. -Yoksulun zekası zenginin zekasından çok daha keskin gözlemcidir.Yoksul,attığı her adımda çevresine bakınır,insanlardan işittiği her söze kuşkuyla kulak kabartır.Böylece her adım onun düşüncesine ve duygularına bir iş,bir görev yükler.Yoksulun kulağı delik,duyarlığı yüksektir.O görmüş geçirmiş bir adamdır,ruhunda yanık yaraları vardır... -Görüşme saatleri 12’den 4 e kadar;kapıyı bir saat geç çalmışım.”İyilik ve bağışlama saati”geçmişti. -Açlık bütün şiddetiyle bastırıyordu.Yolda bir talaş parçası buldum,çiğnemeye başladım.İyi geldi.Ne diye daha önce bunu akıl edememiştim? -Oysa bende bir kuruş bile yoktu.İnsanı umutsuzluğa düşürecek derecede boş olan ceplerim üzerimde yıkıcı bir yapıyordu.Yanından geçerken alıcı gözüyle şöyle bir kerecik bakmaya bile cesaret edemedim.Açlık yeniden vücudumda çöreklenmişti,önceki günün akşamından beri hiçbir şey.Gerçi bu öyle pek uzun bir zaman sayılmazdı,günlerce açlığa dayandığım çok olmuştu,gel gelelim artık eskisi gibi aç kalmaya gücümün yetmeyeceğinden kaygılanıyordum.Bir tek gün aç kalınca sersemliyor,su içtikçe de ikide bir kusup duruyordum.Buna bir geceleri yatarken üşümem ekleniyordu.Gündüzleri ne giyiyorsam geceleri hiçbirini çıkarmadan yatıyor,gene de soğuktan mosmor kesiliyordum.Her gece donma nöbetlerine tutuluyor ,uyurken kaskatı kesiliyordum.
b.En sevdiğiniz bölüm: Kahramanımızın bir kasaptan “köpeğime kemik istiyorum” diyerek istediği kemiği bir köşeye çekilip yemeye çalıştığı bölüm bence en güzel bölüm.Çünkü:yazar bu bölümde aç bir insanın neler yapabileceğini ve bir insanın açlık karşısındaki çaresizliğini çok doğal ve içten bir dille anlatıyor.Öyle ki insan baş kahramana o kadar acıyor ki ağlayası geliyor. c.En sevdiğiniz karakter: Benim en sevdiğim karakter baş karakter.Zaten bu kitabı okuyan birinin başka bir karakteri beğenmesi mümkün değil.Baş kahraman bence mükemmel derecede kişiliği yerine oturmuş,olması gerektiğinden daha ahlaklı ve gururlu ayrıca son derece zeki bir kişi.Böyle bir kişi sevilmez de ne yapılır?Tabi ki hayran kalınır.Ama her insan kusurludur lafı tabi ki burada geçerli.Bence kahramanımız biraz fazla gururlu ve ahlaklı.Çünkü bir kişi ölmeyi nasıl ahlak ve gurura tercih eder ki.Hiçbir kişi ahlakı ve gururu uğruna ölür mü?Tabi ki ölmez fakat kahramanımız neredeyse ölmek üzereydi.Ayrıca kahramanımızın en beğendiğim yönlerinden biri de herkese karşı hoşgörülü olabilmesi.Sana taş atana sen ekmek at lafı tam bu kişi için geçerli.Bu kişi nasıl bu kadar hoşgörülü olabiliyor şaşılacak şey.İnsan sinirlenir fakat bu kişi sinirlenmiyor.Bu da bu kişinin karakterinin son derece sağlam yerleşmiş olduğunu gösteriyor.
d.En sevmediğiniz karakter: Romanda pek fazla karakterle bilgi verilmiyor fakat pansiyoncu kadın benim en sevmediğim karakter.Çünkü:bence bu kişi bir insanın duygularını taşımıyor.Bir insan olsaydı bu kadar zor durumda olan birine böyle davranmazdı.İnsan biraz düşünür “ben bu insanı dışarı atarsam ne olur;ölür mü kalır mı?”bence bir insan bu kadar düşüncesiz ve duygusuz olamaz!.. e.En başarısız bulduğunuz bölüm veya bölümler: Bence en başarısız bölüm kahramanımızın sevgilisi ile yakınlaşmalar yaşadığı bölüm.Çünkü:bir insan bence bu kadar aç iken bunları nasıl düşünüyor anlayamadım gitti.Bir düşünün siz açlıktan neredeyse ölmek üzeresiniz fakat gidip sevgilinizle boş boş işler yapıyorsunuz.Olacak gibi değil.Bir insan önce gider karnını doyurur sonra ne yapacaksa yapar.Ayrıca boşu boşuna zaman da harcamış oluyorsun.Çünkü bu ilişkinin ilerlemeyeceği çok belliydi.Bence bu bölümün kitap üzerinde hiçbir artı ya da eksi yönü yok boş bir bölüm.Şimdi diyeceksiniz ki boş bölüm olmaz.Doğru,olmaz,aslında bu bölümde boş değil,kitabın atmosferini başka bir yöne çeviriyor ama bu atmosferi değiştirmek bence en son yapılabilecek şeylerden biri.Çünkü o kadar ağır bir havanın içine girmişsiniz ve havayı değiştiriyorsunuz.Bence okuyucuyu kitaptan ayıran bir bölüm.
f.Romana müdahale imkanınız olsaydı, nereleri nasıl değiştirirdiniz? Ben kitabı değiştirebilseydim; kahramanımızın sevgilisi ile yakınlaştığı bölümü kaldırırdım.Bu bölüm yerine daha havaya uygun bir bölüm yazardım.Mesela ben yazsaydım kahramanımızı hastalanmasını sağlardım.Bu hastalığının nedeni de gece yatarken fazla üşümesi olurdu.Kahramanımız hastalığını bayağı ağır geçirir ve bu hastalığı geçirdiği yeri de sokakları seçerdim.Böylece roman hem daha sürükleyici olur hem de biraz daha insanı etkileyici olurdu. g.Kitabın ismi ile ilgili düşünceleriniz: Kitabın ismi güzel;konu ile bayağı alakalı fakat biraz sanki albenisi,çekiciliği yok.Bunun yerine biraz daha etkileyici bir başlık koyulabilirdi.Mesela “Gurur Doygunluğu”, “Açlığın Sillesi” ya da “Bitmiş Kalem” koyardım.Ama demiyorum ki Açlık kötü bir başlık.Güzel bir başlık ama ben koysaydım bunları koyardım. h.Romanı nasıl bir ortamda okudunuz: Romanı etütlerde ve yatakhanede okudum.
i.Bu romanı okumakla hayatınızda değişen ya da değişebilecek şeyler: Bu roman bence insan ruhunun inceliklerine çok iyi bir şekilde inebiliyor.Hayatımda henüz bir şey değişmedi fakat kesinlikle yiyecek ve içeceklere olan saygımın kat kat artacağını düşünüyorum.Ayrıca hayata karşı direncim artar ve hayata karşı yenilmeden durabilirim.
j.Size göre, yazar, bu romanı neden yazmıştır?: Yazarın hayatına bakılırsa yazar daha çok yalnız kalmaktan hoşlanan bir kişidir.Bence yazar bu yalnızlığını dışa vurabilmek için bu romanı yazmıştır.
k.Eklemek istediğiniz duygu ve düşünceler: Bence bu roman insanın çaresizliğini ve insanın bu çaresizlik karşısında nasıl ayakta kalmaya çalıştığını çok iyi bir şekilde,duru ve akıcı bir dille anlatıyor.Bu da okuyucuya kitap okuma zevkini,okuduğundan memnun kalma duyguları veriyor.Kısacası bence bu kitap insanın okuyabileceği çok iyi, nadir kitaplardan biri.
|
| |
| |
|