anlayamazsın biliyorum...
biliyorum ya saçma gelecek söylediklerim,yada işine gelmeyecek,
ama şundan eminim birinden girecek kulagının,diğerinden çıkıp gidecek
bu yüzden sana anlatacak hiçbir şeyim yok...
ben orta yere atıyorum kelimeleri;
sahiplenmek gibi bir zorunluluğun yok.
sen yakılmış fotoğraflarımdan arta kalanlardan var olmuştun,
bir daha yakmamak dileğiyle;kaydetmiştim,çivilemiştim gözlerini beynimin duvarına,
ama benim bütün dileklerim hep yetim kalmıştır,
akla zarar gözlerinin gördüğü gibi.
sen türünün tek örneği olan;yeryüzünün en güzel çiçeğiydin,
bu yüzden seni bulduğumda yeni bir tür keşfetmiş gibi hissettim kendimi,
ve bu durum;ciddiye alınmış,yanagına öpücük kondurulurmuş bir çocuk kadar çok mutlu etti beni....
çocuktum oysa;altı yaşındaydım,yirmi altı değil.
sen kendimi inkar edişimdin,sen en sevdiğim çizgi filmdin,babamın akşam eve dönüş saatiydin,
dişlerimin çürümesinden korktuğum için;doyasıya yiyemediğim,fıstıklı çikolatam,çilekli sakızımdın.
ama kaybettim seni,daha bulmuş bile sayılmazken,
daha imkansızlığına inat;sana sarılamamışken....
anlamazsın dedim ya...anlayamazsın...
sen sadece infaz edersin,yargılayamazsın.
rüya`ya.